Öykümüz günümüzde önemli bir nüfus ve sanayi barındıran ve fiziki olarak İzmir’e yakın olsa da Manisa iline bağlı Turgutlu’da başlar. 1950’li yıllar, İkinci Dünya Savaşı’ndan çıkmış dünya kabuklarını kırmaya çalışırken, genç Türkiye Cumhuriyeti de kalkınma ve büyüme çabası içindedir. Daha sonra bölgesinde “Kurukahveci Cemal Efendi” olarak anılacak Cemal Koçyiğit de o dönem aynı dünya ve ülkemiz gibi yapacağı iş için arayıştadır ta ki bir arkadaşının yönlendirmesiyle kahveyle tanışana ve bugüne taşıyacağı markasını yaratana kadar.
Önceleri İzmir’den aldığı ve çuvallarla Turgutlu’ya taşıdığı kuru kahveyi insanlarla tanıştırır. Yavaş yavaş oluşturduğu kimlik ve bilinirlik sayesinde ve tabii bir noktadan sonra kahvenin ve kahveciliğin inceliklerini de öğrenerek hazır halde aldığı kahveyi kendisinin hazırlaması gerektiğine kanaat getirir. Önce bir kavurma makinesi, sonrasında da Foça taşıyla hazırlanmış kahve değirmeni yaptırarak daha önce İzmir’den hazır olarak aldığı kahve yerine yeşil çekirdek almaya başlayarak üretime yönelir. Gün geçtikçe kapasitesini arttırarak oluşturduğu Kurukahveci Cemal Efendi markasını yöresel bir marka haline getirir.
Zamanla ilerleyen ve ünü Turgutlu’nun dışına taşan markanın başına Cemal Koçyiğit’in oğlu Mehmet Koçyiğit geçer ve mağazacılık altyapısını da oluşturarak markayı bugünlerine getirir. Bu arada gün geçtikçe daha geniş yelpazede hizmet ve ürün sunmaya başlayan Cemal Efendi markasının üretim tesislerinde ve satış noktalarında Mehmet Bey’in oğulları, yani üçüncü nesil Koçyiğitler kahve kavurma makinelerinin yaydığı dayanılmaz kahve kokuları altında büyümektedirler. Kahve çuvalları, kavurma makineleri, taş değirmenler onların oyun alanı haline gelir. Yaşları ilerledikçe kahveye ve kahvenin üretilme aşamalarına ilgileri daha da artarak büyür. Artık onlar da aynı dedeleri ve babaları gibi kahvenin sevdalısı olmuş, babalarının yanında kahve kavurmanın, öğütmenin inceliklerini öğrenerek genç yaşlarda markanın başına geçmişlerdir.
Artık Cemal Efendi markası bilinen bir markadır ve yüksek miktarlarda kahve üretmektedir, ana iştigal konusu Türk Kahvesi’dir. Dededen toruna aktarılan bilgi ve birikimle kavurdukları ve taş değirmenlerde öğüttükleri usta işi Türk Kahveleri hem markanın kendi satış noktalarında, hem de farklı satış kanallarında aranan bir ürün haline gelmiştir. Fakat bu üçüncü nesil Koçyiğitlere yetmez. Özellikle ikinci nesil kahveciliğin de ülkemizde hızla yayılmasıyla beraber kahve kokusuyla büyümüş Koçyiğitler 2010’lu yıllarda kahveyle ilgili araştırmalara ve eğitimlere başlar. Bu da onları kahvenin nasıl bir geniş alan, dünya kahvelerinin her birinin kendine has doku, tat ve aroma özellikleri olduğuyla tanıştırır ve bu yelpazedeki kahveleri de ürünlerine eklerler.
Dünya ve ülkemizde değişen kahveye bakış ve gün geçtikçe gelişen nitelikli kahve kültürüyle beraber 2020 yılında Koçyiğit ailesinin üçüncü nesli, üçüncü nesil kahvecilik kavramına uygun olarak yeni bir marka oluşturma ihtiyacı duyarlar. Bu noktada, 70 yıldan bu yana, yani dededen toruna geçen kahve bilgisi ve tecrübesi, yeni nesil bir bakış açısıyla özenle seçilmiş nitelikli kahve standartlarındaki single origin kahveleri bulup, profillerine uygun olarak kavurup kahve severlere ulaştıran Brewizm’i doğurur.